top of page

Hayvanlar ve insan psikolojisi




Depresyon ve kaygı bozukluklarının göstergelerinden birisi de isteksizlik ve iştahsızlıktır. İnsanın iç bulanıklığı, kendini kötü hissetmesinin yanında bir bıkkınlık, yılgınlık yaşaması da olası görülen şeylerdendir. İştahsızlık, uykusuzluk, yorgunluk gibi bir sürü rahatsızlık günlük yaşamda görülür. 

 

Bu durumdaki bir insanın gülücükler dağıtması, eşi dostu ile görüşmesi, üstüne başına çeki düzen vermesi elbette çok kolay değildir.

 

Arkadaşlar, aile bireyleri ne kadar destek vermeye çalışsalar da onların beklentilerine cevap vermek, onları kırmadan reddetmek veya onlara, onlar hakkında hissettiklerini tam olarak söylemek kolay olmayabilir.

 

Ev hayvanlarının sağlık merkezlerinde, bakımevlerinde kullanılması bir çok ülkede gittikçe yaygınlaşan bir uygulamadır. Kediler ve köpekler gibi hayvanların hastahane koridorlarında görülmesi elbette bir amaca hizmet etmekte, hastanın yaşam koşullarında iyileştirmeler yaratmak.

 

Hayvanların psikiyatri kliniklerinde kullanılması diğer kliniklere göre biraz daha geç olmuştur. Ancak bu geç tanışıklık onların daha az yararlı olduğu anlamına gelmemektedir. Tam tersine hayvanların özellikle depresyon ve kaygı bozuklukları ile mücadelede büyük yararlar sağladıkları gözlenmektedir.


Peki bunun sebebi nedir? Önemli bir sebep hayvanların gösterdikleri karşılıksız sevgidir. Küçük bir hayvanın gösterdiği sevgiye karşılık vermemek bir yakının gösterdiği yakınlığı reddetmekten daha zordur. Gösterilen küçük bir sevgi genellikle havvan tarafından hemen cevaplanır.

 

Hayvanlar birçok psikiyatrik rahatsızlıklarla birlikte görülen, o kendini yalnız hissetme, acısını hafifletir. Bir araştırmaya göre köpek sahibi Avustralyalıların komşuları ile daha fazla sosyal kontak kurdukları tespit edilmiştir. Özellikle her gün dışarı çıkarılması zorunlu olan ev hayvanları olanların, daha sosyal ve fiziksel aktif oldukları gözlenmekterdir. Sadece bir hayvanın başını okşamanın bile kişinin kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azalttığını biliyor muydunuz?

 

Ev hayvanları olanlarda daha kaliteli uyku, daha az hastalığa kapılma riski, daha az stres ve daha iyi kondisyon gözlemlenmiştir. Hatta evinde akvaryumda balık besleyenlerde bile daha harmonik bir yaşam tarzı, daha doğru nefes alıp verme alışkanlıkları tespit etmekteyiz.

 

Bir yaşayan canlı ile kurulan o inanılmaz derin sevgi bağı, hayvan sahibinde sorumluluk alma bilincini, başkaları ile empati kurma yetisini arttırıp kişiye durduk yere kendini mutlu hissedebilmesi şansını sunar.

 

Bir hayvan sahibi olanların hemen anlayabileceği bir şeyden bahsedeyim. Bir hayvanın insanın üzgün olup olmadığını anlayabildiğini, kanser vakalarını erken teşhis edebilecek koku alma yeteneğine sahip olduklarını, depresyonu koklayıp alıştırmalarla panik atakları esnasında yardım edebildiklerini biliyor muydunuz.

 

Bir hayvana evini açmak, onunla iletişime geçebilmek çok önemlidir. Sadece psikolojik rahatsızlıklardan korunmak için değil, yaşamda karşılıksız sevginin en basit düzeyi ile nasıl hissedilebileceğini anlamak için bile o sevimli dostlarımızı ihmal etmeyin. Siz kendiniz için olmasa da çocuklarınız için bir ev hayvanı edinin bence.

 

Hasan Durna

 
 
 

Comments


© 2022, AVENIA Samtal och kommunikation

bottom of page