Tarih biz istesek de istemesek de bizi şekillendiren, düşünce davranış ve duygularımıza yön veren bir olgudur. Kültür dediğimiz şey günlük yaşamdaki kaygı ve davranışlarımızın göstergesidir. Kimisi alışagelmiş günlük rituelleri sorgularken kimisi sorgulasa bile, bazan, farkında olmadan o rituelleri uygulayan kişilerdir.
Başınızı çevirdiğiniz her alanda bu olguyu gözleyebilirsiniz. Kollektiv bilinç denen şey tam olarak budur. Şimdi oturup bunun hakkında bir makale yazmayacağım elbette ancak konuyu kitaplarım ve 3 sayısı üzerinden irdeleyelim.
3 başı sonu ve ortası olan, üçgenle daireye yani sonsuza uzanandır. Ailelerde anne baba çocuk, psikoterapide terapist hasta objekt, yine psikoterapide davranış duygu ve düşünceler, hristiyanlıkta baba oğul ve kutsal ruh... Bunlar kendi alanlarında birbirlerinden ayrılmayan iç içe geçmiş olgulardır. Birbirlerini tamamlar yeniye evretirler.
Tahtaya 3 kez vurulur, bir yatırın ziyaretin çevresinde 3 kez dönülür, bir dilek 3 kez dilenir, 3 kez okuyup üflenir, çocuğun kulağına 3 kez ismi söylenir, 3 ihlas okunur.
Bilirsiniz, hikayelerimizde 3 kızkardeşler, 3 oğul, 3 prens, 3 başlı devler vardır. Pirin elinden 3 bade içilir, bir kahraman bir şeye ulaşmak için koşulan 3 ağır şartı yerine çalışır, Kesin ve kalıcı olsun diye 3 kez boş ol denir. Önemli bir karar vermeden önce 3 gün istiare uykusu çekilir, 3 tövbe ile en gerçek en kalıcı kararlar sözler verilmiş olunur. Muskalar üçgen katlanır, Allah bir Muhammed Ali denir. Eline beline diline sahip olunması şart koşulur. Postun üstünde 3 gün beklenir.
Kadim kültürlerde evren 3 kattan oluşur (gök, yeryüzü ve yeraltı). Bir şey 3 kez denenirse ulaşılabilir. Yeni doğan güneş 3 kez selamlanır. 3 gün 3 gece yol alınıp en ağır koşullarda bile son veya en önemli isteğini gerçekleştirebilmek için 3 gün mühlet alınır. Bazı düğünlerde 3 aşamalı seramoniler gerçekleştirilir. Gelin, kaynana ve kayınbabayı 3 gün görmez.
3 aşağı 5 yukarı yuvarlak bir tabir, yani 3 tür.
Kadim yunanda da gökten 3 elma düşer, 3 tanrıça güzellik yarışmasına tutuşur.
Yazılarda kullanılan 3 nokta ile sonsuzluğa gidilir, bitmeyen bir yola çıkılır aslında. Edebiyat dünyasında devamı var anlamında kullanılsa da aynı zamanda pekişmiş, kutsal, sonsuz demektir. Diğer tüm ritüellerde amaçlanan sonuç tam da budur. Sonsuza ulaşmak, ölümsüzlüğü yakalamak ölümden sonrasında da devam edebilmektir.
Edebiyat aleminde filmler, kitaplar resimler ve benzerlerine de gözlediğimiz bu durum benim “Kim korkar” psikoloji kitaplarım ile de yeni bir üçleme yarattı. İlk kitabım “Panik atak” ardından kız kardeşi “Sosyal fobi” ve sonrasında en küçük kız kardeş “Fobi” ile tamamına erdi. Belki benim ‘Kim korkar’ üçlemem de kendi aleminde sonsuzluğa ulaşır. Bilemem...
Kitaplarım artık kendi yaşamını yaşayan kızkardeşler haline geldiler. Yeni baskıları onlara yeni canlar veriyor, yeni yaşamlar katıyor artık. Elbette, yerellikten internasyonalliğe ulaşmanın bir koşulu da başka dillerde başka kürtürlerde ölümsüzlüğe ulaşmak, yani başka dillerde de yazılmaktır. Umarım sizlere kim korkar serisinin İsveçte yaşayan kız kardeşleri ”Panikattack”, ”Socialfobi” och ”Fobi” gibi, ingilizce diğer dillerdeki mutlu haberleri de veririm.
İlk kitabımın yazımı bir yıl sürdü ve 2016 yılında ilk basımı yapıldı. İkinci kitap yine bir senede yazılıp 2018 yılında basıldı. Üçüncü kitap da bir senede yazıldı ancak başka projelerin araya girmesi nedeni ile basımı 2024 yılına sarktı. Bu arada İsveççe kitaplarım yayıma hazırlandı ve basıldı. Yine yavaştan yayıma hazır hale gelmeye başlayan çocuklar için psikoloji kitapları ve psikoterapistler için yardımcı bir psikoterapi kitabı ile uğraşıyorum.
Bakarsınız zamanla belki de edebi eserlerimin üçlemeleri de bir yerlerde karşınıza çıkar.
Öyleyse;
...
Hasan Durna
Comments